skip to Main Content
BİZİ ARAYIN +90 272 213 49 50

Afyon Eşlerden Biri Ölürse Miras

Afyon eşlerden biri ölürse miras nasıl yapılacaktır? Eşlerden birinin ölümü halinde mal paylaşımı nasıl olacaktır?

Giriş

TMK’nin 225. maddesinde eşlerden birinin ölümü halinde mal rejiminin sona ereceğini ifade etmektedir. İlgili madde amir hükmünde olduğu için başkaca hiçbir neden dayanmaksızın, eşlerden birinin ölümü halinde mal rejimi kendiliğinden sona erer. Sağ kalan eşin katılma alacağı yönünde bir talebi varsa bu talebine ilişkin evlilik birliğinin ölümle sona ermesi nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi davası açabilir. Bu davayı çocuklara karşı yöneltecektir, çocuklar dışında başka mirasçı varsa o da davalı olacaktır.

Zamanaşımı

Bu dava TBK.m.146 uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabiidir. Bu süre mal rejiminin sona erdiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında hesaplanır.afyon eşlerden biri ölürse miras


T.C.
YARGITAY

  1. HUKUK DAİRESİ
    E. 2013/20764
    K. 2015/4805
    T. 23.2.2015
    • AİLE KONUTUNUN ÖZGÜLENMESİ İSTEMİ ( Konutun Eşler Arasında 743 S. T.K.M.’nin 170. Md. Uyarınca Mal Ayrılığının Geçerli Olduğu Zamanda Edinilmiş Olduğu – Davacı Eş Lehine Katılma Alacağı Oluşmadığı/Mahkemece Davacının Tescil Talebinin Reddine Karar Verileceği )
    • EVLİLİĞİN ÖLÜM NEDENİYLE SONA ERMESİ / MALVARLIĞI TASFİYESİ ( Zamanaşımı – T.M.K.’nun 5. Md. Yoluyla 6098 S. T.B.K.’nun 146. Md. Yer Alan 10 Yıllık Zamanaşımı Uygulanacağı )
    • MAL AYRILIĞI REJİMİNİN GEÇERLİ OLDUĞU ZAMANDA EDİNİLEN KONUT ( Davacı Eş Lehine Katılma Alacağı Oluşmadığı – Davacının Konut Üzerinde Mülkiyet Hakkı Talebinde Bulunmasının Mümkün Olmadığı/Aile Konutunun Özgülenmesi İstemi )
    • ZAMANAŞIMI ( Malvarlığının Tasfiyesi – Evliliğin Ölüm Nedeniyle Sona Ermesi Halinde Uygulanacak Zamanaşımı Süresi10 Yıl ak Kabul Edileceği )
    • MALVARLIĞININ TASFİYESİ ( Evliliğin Ölüm Nedeniyle Sona Ermesi/Zamanaşımı Süresi – T.M.K.’nun 5. Md. Yoluyla 6098 S. T.B.K.’nun 146. Md. Yer Alan 10 Yıllık Zamanaşımı Uygulanacağı/Tarafların Murisleri Arasındaki Mal Rejiminin Sona Erdiği Tarih İle Davanın Açıldığı Tarih Arasında 10 Yıllık Süre Geçmediği – Mahkemece Tarafların Bildirdikleri Deliller Toplanıp Sonuca Gidileceği )
    4721/m.202,231,240/1,255
    743/m.170
    6098/m.146
    ÖZET : Dava; katkı payı alacağı ve aile konutunun özgülenmesi istemine ilişkindir. Dava konusu ev, eşler arasında 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığının geçerli olduğu zamanda edinilmiş olup, davacı eş lehine katılma alacağı oluşmadığından davacının konut üzerinde mülkiyet hakkı talebinde bulunması mümkün değildir. Davacının tescil talebinin bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekir. Somut olayda tarafların evli iken murisin ölümü ile TMK’nun 599. maddesine göre mirası bir bütün halde alacak ve borçları ile birlikte kanun gereğince kazandıklarından mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davada uygulanması gereken zamanaşımı süresi 10 yıldır. Hal böyle iken tarafların murisleri arasındaki mal rejiminin sona erdiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 10 yıllık süre geçmediğinden tarafların bildirdikleri deliller toplanıp sonucuna göre bir karar vermek gerekir.

DAVA : Ayşe A. ile Zehra A. ve müşterekleri aralarındaki katkı payı alacağı ve aile konutunun özgülenmesi davasının reddine dair İstanbul Anadolu 1. Aile Mahkemesi’nden verilen 27.11.2012 gün ve 476/1734 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü :

KARAR : Davacı vekili, muris Sait A.’ın 11.09.2009 tarihinde ölümüyle geriye sağ eş davacı ve murisin kardeşleri davalıların kaldığını, murise ait taşınmazdan oluşan mal varlığının evlilik birliği içinde davacının kişisel malı da kullanılarak edinildiğini ve mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan toplam 30.000 TL’nin davalılardan tahsiline ve dava konusu taşınmazın makul bedel karşılığı TMK’nun 255. maddesi gereğince sağ kalan eş davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalılardan Süleyman A. davanın kabulüne, davalılar Mehmet A., Hasan A., Havva A. Acar, Emine A. K., Hanife A.ö., Emine K. ve Zehra A. vekili ise davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Diğer davalılar Mustafa A., Erkan A., Metin A. ve Süleyman A. usulüne uygun yapılan tebligata rağmen cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır.

Mahkemece, taraflar arasında mal rejimi sözleşmesi bulunmadığı, bu bakımdan yasal mal rejiminin uygulanması gerektiği zamanaşımının da 1 yıl olduğu bu bakımdan süresinde açılmayan dava zamanaşımından davanın reddine karar verilmesi üzerine; Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı ile davalılar murisi 10.10.1977 tarihinde evlenmiş ve evlilik birliği murisinin 11.09.2009 tarihinde ölümü ile son bulmuştur. TMK’nun 225. maddesinin 1. fıkrasına göre evliliğin ölüm ile sona erdirilmesi durumunda, eşler arasındaki mal rejimi ölüm tarihi itibariyle son bulur. Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı, bu tarihten murisinin öldüğü 11.09.2009 tarihine kadar ise, 4721 sayılı TMK’nun 202. maddesi uyarınca yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.

Dosya kapsamı, dava dilekçesindeki açıklamalar ve tapu kaydından dava konusu taşınmazın 20.08.1987 tarihinde edinildiği anlaşılmakla dava, katkı payı alacağı ve aile konutunun özgülenmesi isteğine ilişkindir.afyon eşlerden biri ölürse miras

Kesin Yetki Kuralı

Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda aynı zamanda bir dava şartı olan bir kesin yetki kuralı vardır. Bu kurala göre ise mevcut dava ölen eşin son yerleşim yeri mahkemesinde dava açılmasıdır. yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.(TMK 214) Bu yetki kesin olup (TMK’nun 576 m) (HMK’nun 11/1-b) aynı zamanda bir dava şartıdır (HMK’nun 114/ç. m). Kesin yetki kuralı, taraflarca ileri sürülmese bile; yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilir (HMK’nun 115/1. m). afyon eşlerden biri ölürse miras

  1. Hukuk Dairesi 2016/261 E. , 2016/495 K
    “İçtihat Metni”
    İNCELENEN KARARIN
    MAHKEMESİ : … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı

Ş.. İ.. ile N.. Ç.. ve E.. K.. aralarındaki katılma alacağı davasının yetki yönünden reddine dair … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen … gün ve .. sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Ş.. İ.. vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmaz ile banka hesaplarında bulunan paralar üzerinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu bildirerek 8.000 TL’nin davalılardan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, yetki ve esas yönünden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın yetki yönünden reddine, başvuru halinde dosyanın yetkili … Aile mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara,hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK’nun 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava; artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, yetkiyi düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 214/1. maddesi hükmüne göre, eşler veya mirasçılar arasındaki mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda ölen eşin son yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Bu yetki kesin olup (TMK’nun 576 m) (HMK’nun 11/1-b) aynı zamanda bir dava şartıdır (HMK’nun 114/ç. m). Kesin yetki kuralı, taraflarca ileri sürülmese bile; yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilir (HMK’nun 115/1. m).
TMK’nun 19 ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 3/z-çç ve 7/1-g. maddelerine göre, yerleşim yeri, sürekli kalma niyetiyle oturulan yerdir ve kişilerin nüfus aile kütük kayıtlarında bulunması gereken bilgiler arasında sayılmıştır.
Mal rejiminin tasfiyesi davalarında yetki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre değil, özel düzenlemenin yer aldığı Türk Medeni Kanunu’na göre belirlenmelidir.

..//..
Somut olayda; eş …. …’nun … tarihinde ölümüyle mal rejimi sona ermiş,dava sağ eş tarafından diğer mirasçılar aleyhine açılmıştır.Dosya içeriğine ve aksi kanıtlanamayan adres kayıt sistemine göre, ölen eşin son yerleşim yeri … İlçesidir. Bu durumda, somut dava yetkili ve görevli mahkemede açıldığına göre, taraf delilleri toplanarak uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken; hatalı değerlendirmeyle yetkisizlik kararı verilmiş olması usul ve Yasa’ya aykırı olmuş, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna,
27,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.afyon eşlerden biri ölürse miras

Yargılama Usulü ve Sonuçlar

Davacı sağ kalan eş,aynı zamanda mirasçı olduğu için ve terekeye karşı dava açtığı için bu davada diğer mirasçılarla birlikte terekeye karşı miras payı oranında sorumludur. Yine bu davanın konusu bir alacak olacaktır. Yani örneğin sağ kalan eşin iki çocuğu olsun ve bunlara karşı ölümle mal rejiminin sona ermesi sebebiyle alacak davası açmış olsun,bu durumda bu davada bir alacak miktarına karar verilecektir. Bu hesaplamayı yapabilmek teknik uzmanlık gerektiren bir iş olduğundan afyon miras avukatına danışınız. Bir ölüme bağlı tasarruf mevcut ise bu durumda buna öncelik atfedilir.afyon eşlerden biri ölürse miras

  1. Hukuk Dairesi 2021/1637 E. , 2021/4438 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma üzerine yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı … vekili, dava dilekçesinde sayılan taşınmazlar nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 10.000,00 TL alacağın yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 18.05.2018 tarihli dilekçesiyle talep miktarını toplam 237,127,13 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … … 12.02.2008 tarihli celsede, annesinin çalışarak taşınmazların edinilmesinde katkısı olduğunu, annesinin davasına itirazı olmadığını, annesinin en az babası kadar katkıda bulunduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece, 10.03.2010 tarihli kararla, davalı … yönünden davanın reddine, davalı … … (…) yönünden davanın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla kabulü ile 10.000,00 TL’nin dava tarihi olan 04.06.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … … (…)’ dan alınarak davacı …’a verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yerel Mahkemenin kararı, Dairenin 21.03.2013 tarihli ve 2012/10271 Esas, 2013/4129 Karar sayılı ilamıyla, taşınmazların edinme tarihinde gerek davacı, gerekse de muris … …’ın yurt dışında çalışmakta olduğu, taşınmazların edinilmesinde davacının katkısının bulunduğunun kabulü gerektiği, davacının katkı payı alacağının belirlenmesi, sonra davalıya düşen miras payı da göz önünden bulundurularak karar verilmesi gerekirtiği gerekçesiyle eksik araştırma ve inceleme nedeniyle bozulmuş, davalı …’ın karar düzeltme talebi ise Dairenin 17.11.2014 tarihli ve 2014/14449 Esas, 2014/20941 Karar sayılı ilamıyla reddedilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 11.04.2019 tarihli kararla, davanın kısmen kabulüyle; 118.563,57 TL alacağın ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katkı payı alacağı isteğine ilişkindir.

  1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre, davacı vekili ve davalı … vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
  2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
    a. Hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, kararında taleplerin herbiri hakkında verilen hükmü göstermesi gerekir (HMK mad. 26; 297/2).
    Somut olayda, 10.03.2010 tarihli davalı … yönünden davanın reddine, davalı … yönünden davanın kabulüne dair ilk karara yönelik davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece eksik araştırma ve inceleme nedeniyle bozulmuştur. Mahkemece, bozmadan sonra sadece davalı … yönünden karar verilmiş, diğer davalı … yönünden olumlu-olumsuz bir karar verilmemiş ise de, bozma kapsamı dışında kalan hususlar usuli kazanılmış hak oluşturmakla birlikte yeniden hüküm kurulmalıdır. Bozma kapsamı dışında kalan hususlarda açıkça onama kararı da bulunmadığından, bu haliyle kararın infazında tereddüt hasıl olacağından Mahkemece, HMK’nin 297/2. maddesi gereği tüm talepler yönünden talep miktarı ve usuli kazanılmış haklar göz önünden bulundurularak yeniden hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
    b. 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallardan kaynaklanan katkı payı alacağına faiz talebi bulunduğu takdirde dava dilekçesindeki miktar yönünden dava, ıslah edilen miktar yönünden ise ıslah tarihinden geçerli olarak yasal faize hükmedilmesi gerekir.
    Somut olayda, Mahkemece, dava dilekçesindeki miktar yönünden dava, ıslah edilen miktar yönünden ise ıslah tarihinden geçerli olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken alacağın tamamına ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de hatalı olmuştur.
  3. Davalı … vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
    Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenecek alacak, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, üçüncü kişilere karşı kişisel olarak (4721 Sayılı TMK mad.599/2) ve müteselsilen (TMK mad.641) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı ve davalılar, ortak mirasbırakan … …’ın mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK mad.499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eşte kısmen birleşmiştir.
    Taraflarca, mirasçılardan herhangi birinin mirasçılık sıfatını yitirdiği (4721 Sayılı TMK 511 vd., 578 vd., 605 vd. maddeleri) iddia edilip kanıtlanmamıştır.
    Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı ve davalılar dahil bütün mirasçılar miras payları oranında sorumludurlar. Buna göre, hüküm altına alınan tereke borcundan davacının da miras payı oranında sorumlu olduğu göz önünde bulundurularak, davalıların miras payları oranında sorumlu oldukları miktarların hüküm fıkrasında gösterilmesi suretiyle hüküm kurulması gerekirken, bu husus göz ardı edilerek toplam katkı payı alacağının sadece davalı sayısına bölünürek bulunan alacağa yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle, davalı … vekilinin temyiz itirazları da yukarıda 3. bentte gösterilen sebeplerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekili ve davalı … vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, HUMK’un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 27.05.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Afyon avukat büroları arasında bulunan Çankaya&Kurt Hukuk Bürosu afyon eşlerden biri ölürse miras işlemlerinde de hizmet vermektedir. İletişim:

www.instagram.com/afyonavukatckhukuk/

www.facebook.com/cankayakurthukuk