skip to Main Content
BİZİ ARAYIN +90 272 213 49 50

Vekaleti kötüye kullanmada tapu iptali

vekaleti kötüye kullanma nedeniyle tapu iptal ve tescil

Vekaleti kötüye kullanmada tapu iptali nedir? vekalet görevini kötüye kullanma nedeniyle tapu iptal ve tescil davası hangi hallerde açılacaktır?

Giriş

Borçlar Kanununun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK’nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK’de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK’de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.


Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.


Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK’nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

Bilindiği gibi TBK’nın 512. maddesinde vekalet veren ve vekilin her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebileceği belirtilmiştir. Azil ve istifa vekalet ilişkisini ileriye doğru sona erdiren bozucu yenilik doğurucu işlemlerdir. Vekalet görevinin sona erdiğini bilmeyen vekilin yapmış olduğu işlemler geçerlidir. (TBK m. 514) Aksi halde vekaletsiz iş görme hükümleri tatbik alanı bulur. Vekilin sona ermeyi bildiği yani kötüniyetli olduğunun ispatında ispat yükü vekalet veren üzerindedir. Vekilin sona ermeyi bilmemesine rağmen, işlem yapmış olduğu üçüncü kişinin sona ermeyi bilmesi veya bilmesinin gerekmesi halinde de yapılan işlem, vekalet verenin icazeti bulunmadığı sürece kendisini bağlamaz.

Zamanaşımı

Aynî haklar, eşya üzerinde doğrudan hâkimiyet sağlayan ve bu nedenle herkese karşı ileri sürülebilen mutlak haklardır. Kişiye bir eşya üzerinde en geniş yetkileri sağlayan aynî hak ise mülkiyet hakkıdır. Bu itibarla bir eşyanın maliki, hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içinde o eşya üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip kılınmıştır (TMK m. 683/1).

vekaleti kötüye kullanma nedeniyle tapu iptal ve tescil

  1. Türk Medeni Kanunu’nda, aynî haklara ilişkin olarak herhangi bir zamanaşımı ve hak düşürücü süre belirlenmiş değildir. Bu durum, aynî haklardan fiilen yararlanılmaması hâlinde hakkın düşmeyeceğini gösterdiği gibi aynî hakkın herkese karşı ileri sürülmesini sağlayan talep ve davaların da zamanaşımına uğramayacağını ifade eder. Aynî haklar, yasal kısıtlama yok ise nitelikleri gereği her zaman ve herkese karşı ileri sürülebileceğinden, mülkiyet hakkından kaynaklanan muris muvazaasına dayalı davaların da zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabileceği kuşkusuzdur. Bu davaların temelinde yatan hakkın aynî hak niteliğinde olmasına dayalı olarak, aynî haklara hâkim prensipler uyarınca, talebin ileri sürülmesinin zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olması mümkün değildir.
  2. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 06.05.2015 tarih ve 2013/1-2302 E., 2015/1313 K.; 04.11.2015 tarih ve 2014/1-560 E., 2015/2371 K. ve 23.09.2020 tarih ve 2017/1-1251 E., 2020/673 K. sayılı kararlarında da herhangi bir zamanaşımı ve hak düşürücü süre öngörülmediğinden muris muvazaasına ilişkin davaların her zaman açılabileceği, esasen geçersiz olan görünürdeki işlemin aradan zaman geçmesi ile geçerli hale gelmeyeceği vurgulanmıştır.
  3. Hukuk Dairesi 2020/604 E. , 2021/1192 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, eski eşi davalı …’nin zorlama ve korkutması ile diğer davalı …’i 20.05.1993 tarihli vekaletname ile vekil tayin ettiğini, davalı …’in de dava konusu 5995 ada 14 sayılı parseldeki 24 no’lu bağımsız bölüm ile, 90 (yeni 112590 ada 2 parsel) ve 17 parsel sayılı taşınmazları ( yeni 45628 ada 1 parsel ile 45625 ada 6 sayılı parseldeki 5 ve 8 no’lu bağımsız bölümler ) davalı …’ye satış yoluyla temlik ettiğini, kendisine herhangi bir bedel ödenmediğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri ileri sürerek, tapu iptali ve tescil ile iyiniyetli üçüncü kişilere devredilen taşınmazlar yönünden şimdilik 10.000,00 TL bedelin davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, iddiaların yersiz olduğunu, davacı ile davalı …’nin anlaşarak boşandığını davacının müşterek malların tasfiyesi amacıyla vekalet verdiğini, çekişmeli taşınmazlardaki paylar karşılığında davacının da dava dışı bir taşınmazı aldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeni yönünden 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, korkutma nedeni bakımından ise 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen karar Dairece “…Hâl böyle olunca; vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanan davaların herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmadığı gözetilerek, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

  • KARAR-

Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 4.90. TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 03.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. vekaleti kötüye kullanmada tapu iptali

Afyon avukat büroları arasında bulunan Çankaya&Kurt Hukuk Bürosu vekaleti kötüye kullanmada tapu iptali ve vekalet görevini kötüye kullanma nedeniyle tapu iptal ve tescil alanında da hizmet vermektedir. İletişim:

www.instagram.com/afyonavukatckhukuk/

www.facebook.com/cankayakurthukuk