skip to Main Content
BİZİ ARAYIN +90 272 213 49 50

Ölüm Karinesi

Ölüm Karinesi Nedir

Türk Medeni Kanunu’nun 31. maddesi, sağ olmanın ve ölümün ispatıyla ilgili bir konuyu ele alınmıştır. Bu maddeye göre, bir kişinin ölümü ispat edilemese bile kesin bir ölüm durumunun varlığına dair belirtiler bulunuyorsa, ceset bulunamasa dahi o kişi ölü kabul edilir. Ancak, ne zaman ölümün gerçekleştiği konusunda kanunda bir düzenleme yapılmamıştır. Bunun sebebi, ölümün tıbbi bir konu olduğu ve tıp biliminin sürekli olarak gelişmesiyle geçmişte ölüm olarak kabul edilen bir durumun bugün aynı şekilde kabul edilmemesi olabilir. Bu nedenle, yasa koyucu ölümün gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitini tıp bilimine bırakmıştır.

 

Tıp Bilimine Göre Karine

Türk Medeni Kanunu’nun ölüm karinesi başlıklı 31. maddesi, bir kişinin ölümünün ispatıyla ilgili olarak, kişinin cesedi bulunamasa bile kesin gözle bakılmayı gerektiren bir durumun varlığı halinde kişinin ölü sayılacağını belirtmektedir. Ancak, hangi anda ölümün gerçekleştiği konusunda TMK tarafından düzenleme yapılmamıştır. Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun’un 11. maddesi, tıbbi ölümün varlığına ilişkin kanıta dayalı tıp kurallarına göre karar verilmesi gerektiğini belirtmektedir. Ancak bu düzenleme de sadece söz konusu kanunun kapsamını belirlemektedir.

Beyin ölümü ile ilgili düzenleme ise Organ ve Doku Nakli Hizmetleri Yönetmeliği’nde yer alsa da, TMK kapsamındaki ölümün gerçekleştiği an hakkında bilgi vermemektedir. Ölüm karinesi başlıklı 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu madde 32, kaybolmanın kişinin ölümüne kesin gözle bakılması gerektiren durumlardan biri olduğunu belirtirken, hangi durumların bu kapsama girdiği konusunda kararın mülki idare amirinin veya hakimin vereceği belirtilmektedir.

TMK madde 31, cesedi bulunamayan bir kişinin ölümünün karineyle ispat edilebileceğini belirtirken, eski Nüfus Kanunu’nda ise “ölüsü bulunamayan bir kimse” ifadesiyle karinenin sınırı daha açık bir şekilde belirtilmiştir.

Kanunda Düzenlenmesi

TMK 31

  1. Ölüm karinesi
    Madde 31- Bir kimse, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde kaybolursa, cesedi bulunamamış olsa bile gerçekten ölmüş sayılır.

TMK 31 Gerekçesi

Yürürlükteki Kanunun 30 uncu maddesini karşılamaktadır. (743 sayılı kanun madde 30: “Ölüsü bulunamıyan bir kimse ölümüne muhakkak nazariyle bakılmağı icab edecek ahval içinde kaybolmuş ise o kimse hakikaten ölmüş addolunur.“)

Ölüm Karinesi İptali Davası-Gaiplik-Deprem

Maraş ve Hatay merkezli olan yıkıcı depremlerden sonra bu konuda bir komisyon kurularak ölüm karinesi iptali davası açmadan da tespitin yapılabileceğine ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır.

Depremde enkaz altında kalarak cesedine ulaşılamayan kişiler için, gaiplik istemiyle mahkemeye başvurulabilir. Ancak bu başvurular en erken depremin üzerinden 1 yıl geçtikten sonra yapılabilir. Bu durumda, mahkeme kararıyla kişi gaip sayılır ve ölmüş gibi kabul edilir. Gaipliğine karar verilecek kişiler hakkında başkalarının haber vermesi veya gaibin kendisinin çıkıp gelebileceği göz önünde bulundurularak aralarında en az 6 ay süre bulunan 2 ilan verilir.

5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu madde 35’e göre, nüfus kütüklerindeki kayıtların hiçbiri kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan düzeltilmez. Bu nedenle, TMK madde 31 ve 5490 sayılı yasa madde 32 temel alınarak yapılan ölüm kaydının düşürülmesi işlemi, ancak kayıt düzeltme davasıyla geri alınabilir. Ölüm kaydının iptali davasında, etkilenecek olan herkesin davanın tarafı olması ve davaya dahil edilmesi gereklidir. Hakim, gereken araştırmayı yapmakla yükümlüdür. Davanın sonucunda, kişinin sağ olduğunun tespitine karar verilmesi yeterli değildir; ölüm kaydının da iptal edilmesi gerekmektedir.

 Afyon avukat büroları arasında bulunan Çankaya&Kurt Hukuk Bürosu ölüm karinesi  hizmet vermektedir. İletişim:

www.instagram.com/cankayakurthukuk

www.facebook.com/cankayakurthukuk