skip to Main Content
BİZİ ARAYIN +90 272 213 49 50

intifadan men koşulu

Çankaya Kurt Hukuk bürosu intifadan men koşulu gerçekleşmedikçe istisnalar da mevcut değilse paydaşlar birbirinden ecrimisil talep edemez.

8. Hukuk Dairesi         2020/2397 E.  ,  2021/5617 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.07.2019 tarihli ve 2019/211 Esas, 2019/327 Karar sayılı kararıyla davanın … yönünden husumetten reddine, … yönünden reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı vekilinin ve davalılardan … vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, davacı ve davalının 11677 parsel taşınmazdaki binada giriş kattan ortak daire aldıklarını, taşınmazın alındığından bu yana davalıların davacıyı taşınmaza sokmadıklarını, taşınmazda tadilatlar yaptıklarını, davalı …’in diğer davalı …’ye hissesini sattığını, bu tasarrufa karşı ise şufa davası açıldığını, davacının haricen taşınmazda kiracı olduğunu öğrendiğini açıklayarak 26.01.2015’ten dava tarihine kadar şimdilik 15000 TL’nin ihtar tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan dönemsel olarak tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili 15.05.2018 tarihinde talebini 118.471,92 TL ye yükselttiğini bildirmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece ilk verilen kararda, davalı … hakkında açılan davanın husumet yönünden reddine, davalı … hakkında açılan davanın kabulüne, 118.471,92 TL’nin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, bu miktarın 15.000 TL’si için dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş olup, davalı vekilinin istinaf talebi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince … yönünden taşınmazın bizzat … tarafından işyeri olarak kullanıldığı, kiraya verilerek hukuki semere elde edilmediğinden ve davacı tarafından yapılan ihtarname davalı …’a tebliğ edilmediğinden intifadan men koşulunun sağlanmadığı, davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği, ayrıca davalı vekilince davacı ve davalı arasında protokol başlıklı belge sunulduğu sulh ve feragat niteliğinde hükümlere yer verilen belgenin ise tarafları bağlayıcı nitelikte olup, kararın kesinleşmesine kadar yapılan sulh anlaşmasının mahkeme içi sulh niteliğinde hem usul hem maddi hukuk işlemi olduğu gözetilerek, davacı tarafından imzalanan belgenin geçerli bir belge olup olmadığı üzerinde durulmadan karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden görülerek bir karar verilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin kararı üzerine Mahkemece, … yönünden intifadan men koşulu oluşmadığı, ayrıca protokol yönünden ise protokolde sadece davalı …’ın imzasının bulunduğu … yönünden ise husumetten ret kararının istinaf edilmediğinden kesinleştiği, davalı …‘ın protokolde imzası bulunmadığından davaya esas alınamayacağı gerekçesiyle davalı … hakkında açılan davanın husumet yönünden reddine, davalı … hakkında açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir. Bu kez davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması ve davalılardan … vekilinin ise istinafa cevap dilekçesi ile vekalet yönünden maddi hatanın düzeltilmesi talebi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince protokolde …’ın imzasının olduğu, …’ın imzasının bulunmadığı, belge içerisindeki edimlerin de yerine getirilmediğinden hükme esas alınmadığının tespit edildiği, … yönünden intifadan men koşulu oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddi kararında bir isabetsizlik olmadığı, davalı vekilinin vekalet ücretinin usulüne uygun istinaf edilmediği ve harçlandırılmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, bu kez davacı vekili ve davalılardan … vekili süresin içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.
Dava, paydaşlararası ecrimisil istemine ilişkindir.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz. Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Somut olaya gelince; intifadan men tanık dahil her türlü delille ispat edilebilmekte olup, davacı tarafından tanık deliline de dayanılmıştır. Her ne kadar vergi levhasından taşınmazın davalı … tarafından kullanıldığı anlaşılmışsa da, davacının tanığı … davalıların taşınmazı kiraya vererek kullandığını beyan etmiş olup, fiili durumda bu hususun tereddüte yer vermeyecek şekilde tespiti gerekmektedir. Kaldı ki dava konusu taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde 26.01.2015 tarihinde davacı ile davalı …’ın 1/2’şer hisse ile taşınmazı satın aldığı, daha sonra 29.05.2015 tarihinde davalı …’ın 1/2 hissesini eşi diğer davalı …’a devrettiği tespit edilmiştir. Davacı tarafından davalı …’a 21.08.2015 tarihinde dava konusu taşınmaza ilişkin olarak ihtar çekilmiş olup ihtar, muhataba 15.09.2015 tarihinde bizzat tebliğ edilmiştir. 25.04.2016 tarihinde iki davalıya da yeniden ihtar çekilmişse de tebliğ yapılmamıştır. Mahkemece, davalı …’ye yapılmış bir ihtar bulunmadığı gerekçesi ile intifadan men koşulunun oluşmadığı belirtilmişse de, davalılardan …’a ihtarın bizzat 15.09.2015 tarihinde tebliğ edilmesi, diğer davalı … ile karı-koca olmaları göz önüne alındığında, davalı …’ın durumdan haberdar olmaması hayatın olağan akışına aykırı olacaktır. O halde Mahkemece, davalı … yönünden eşi …’a ihtarın tebliğ edildiği tarihte intifadan men koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek ihtarın tebliğ tarihi olan 15.09.2015 tarihinden dava tarihine kadar süre için ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekili tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, davalı … vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının ise bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 29.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Somut olayda ihtarın davalının eşine yapılması halinde de intifadan men koşulunun gerçekleştiğine hükmedilmiştir.

www.facebook.com/cankayakurthukuk

www.instagram.com/cankayakurthukuk/